Tal'at Bey'in canı sıkılır, herife çıkışmak ister, fakat cesaret edemez, kendini de ele vermez. Kendi kendine: "Ah zavallı kadınlar neler çekerlermiş! Biz erkekler onları kukla gibi kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine mâni oluyoruz. Bu ne rezalet. Ne küstahlık! Bir erkek, tanımadığı bir başka erkeğe rast gelse yüzüne bakmaz, söz söylemez, lâkin tanımadığı ve hiç görmediği bir kadına rast gelince, gülerek yüzüne bakmaya ve söz söylemeye başlar, kovsalar bile yanından ayrılmaz. Demek oluyor ki biz, kadınları insan yerine koymuyoruz. Kendimizi eğlendirmek için onların ruhunu sıkıyoruz. Serbest gezip dolaşmalarına ve eğlenmelerine mâni oluyoruz. Bir taraftan da kendimizi onlara güldürüyoruz. Çünkü bazı kurnaz kadınlar: 'Bu ne budalaymış; dur bununla biraz eğleneyim!" diyerek, bizi maymun gibi oynatıyorlar. Gezintilerinde bizi evlerinin kapısına dek, arabanın arkasından toz duman içinde götürürler. Ahlâk ve âdetlerimizi bilmeyen bir adam, bir kimseyi bu hâlde görse, elbette 'Deliymiş!' der.
İlk defa böyle bir kitap okuyorum. Başta çok sıkıldım. Klasik okurken çok sıkıldığım halde devam ettim. Vereceği mesajı en sonunda verdi. Kadınların değersiz görüldüğü, sadece eğlence için birlikte olunduğu bir zamanda hiç dışarı yüzü görmemiş bir kızın aşkını anlatıyordu. Ama ne aşk! Gerçekten içerisinde anlam veremediğim ve hiç tasvip etmediğim sahneler geçti. Ve en sonunda kızın aşkını ve duygularını kimse önemsemedi tabii ki. Zaten onun ne önemi vardı ki? Bir erkeğin keyfi yerine gelmeyecek miydi sanki? Tek önemli olan şey buydu. Babası belki de şuan ki pek çok aile gibi ' kızımın iyiliğini bir tek ben düşünürüm o ne bilir sanki' diyerek onu hiçe saydı. Bütün üzüntüleri hastalıkları bile umurunda olmadı. Neden? Çünkü tek doğruyu bilen kişi onlar. Çocukların istekleri hiç bir zaman önemli değil nasıl olsa. Zengin bir kocaya verse, herkesin ağzında olan biriyle evlendirse yeter onun için. Hiç bir zaman o ne düşünür, bu kişiyle mutlu olur mu, gönülleri birbirine uyar mı? Diye düşünmezler. Fitnat'a da böyle oldu. Çok zengin birine verdiler ama bu hayatının sonu oldu. Tabii ki Tal'at'ın da.. Çok güzel bir umutsuzluk hikayesiydi. Böyle aileler var olduğu sürece kaçınılmayacak sonu gösteren bir kitaptı. Kızın o gencecik güzelliğine üzüldüm. Ama zamanımızda pek bir düşünceyi değiştireceğini sanmıyorum.
Akılsız, ilimsiz, hilimsiz, faziletsiz, sabırsız, rahmsiz, hayasız adam bulunur; lâkin aşksız adam bulunmaz. Aşk u muhabbet, herkesin kuvvesinde mevcut olup, ancak bir kuvve-i câlibesi olmadıkça fiile çıkmaz.
Sayfa 22 - Akçağ yayınları, orijinal metinKitabı okudu
Zirde zikr olunacak hikâyenin mealinden anlaşılacağına göre, âfitâb-ı aşk u muhabbetin, henüz sinn-i rüşde varamamış sıbyanın kulübüne dahi tulû edegeldiği, kariînin garâbet ve taaccübünü mucip olmasın. Çünkü aşk bir emr-i tabiidir ki, nev'-i benî ademin her bir kısmında, yani erkeğinde dişisinde, ufağında büyüğünde, sabisinde bâliğinde, geçinde ihtiyarında, fakirinde zengininde, akîlinde gabîsinde, âliminde câhilinde, medenîsinde bedevîsinde zuhur eder. Herkesin gönlü aşk ile yoğrulmuştur.
Sayfa 21 - Akçağ yayınları, orijinal metinKitabı okudu
Sophokles Yunan tragedyasının büyük öneme hâiz yazarları arasındadır. Meselâ Aristoteles'in kaleme aldığı "Poetika" isimli eserde tragedyadan bahseden yazar, tragedyayı "Kral Oidipus" eserini kaynak edinir. Alıntıları, çıkarımları ve yorumları bu eserin temelinde gerçekleştirir.
Kral Oidipus'a gelecek olursak kurgu olarak
Önceden de belirtiyim gibi Taaşşuk-u Tal’at Ve Fitnat adlı romanın yazarı Şemseddin
SAMİ’dir.[1]”Şemseddin SAMİ ortaöğrenimini bugünkü Yunanistan sınırları içinde kalan Yanya’da tamamladı. Eski ve yeni Yunanca, Fransızca ve İtalyancanın yanı sıra Türkçe, Arapça ve Farsça öğrendi. Aile geleneği doğrultusunda Bektaşi tekkesine devam etti. 1871 ‘de
Taaşşuk-u Tal’at ve Fitnat Şemseddin SAMİ tarafından 1872’den kitap olana kadar Hadika Gazetesi’nde cüz, cüz yayımlanmaya başlanmıştır. Kitap olarak ilk basımı 1875 yılında yapılmıştır. Eser Şemseddin SAMİ’nin roman alanında tek eseri edebiyatımızın ilk romanı kabul edilmiştir. Roman Tanzimat Dönemi’nde geçmektedir.
Kitap içerik açısından da oldukça dolgun. Okuru kendine bağlıyor ve bir sonraki sayfada ne olacağının merakından elinden bıraktırmıyor.Tek solukta okunabilecek bir kitap.Peki her kitap mutlu sonla biter mi? Her aşık kavuşur mu? Tüm soruların cevabı bu kitapta. İçerik ile ilgili bilgi vermedim, çünkü önceden bilip okumanın bir anlamı olmaz diye düşündüm ama okuyun pişman olmayacaksınız...
Keyifli Okumalar...
Bir Türkçe öğretmeni adayı olarak Türk edebiyatının temel eserlerini burada incelemek ve bu incelemelerimi insanlarla paylaşmak istedim.Taaşşuk-u Tal’at ve Fitnat Şemseddin SAMİ tarafından 1872’den kitap olana kadar Hadika Gazetesi’nde cüz,cüz yayımlanmaya başlanmıştır.Kitap olarak ilk basımı 1875 yılında yapılmıştır. Eser Şemseddin SAMİ’nin roman alanında tek eseri olan eser edebiyatımızın ilk romanı kabul edilmiştir.Edebiyatımızda ilk roman kabul edilen bu eserin bir çok kusuru olduğu gibi aynı zamanda biz edebiyatçıların da baştacıdır .Eseri kısaca özetleyecek olursak eser Tal’at ile Fitnat’ın birbirlerine aşık olması ve bu olanaksız aşkı çeşitli şekillerde oldurmak istemeleri.Hacı Baba’nın ise Fitnat’ı, Fitnat’ın öz babası olduğunu bilmediği zengin bir adamla evlendirmesi üzerine Fitnat’ın intihar etmesi ve Tal’at’ın da buna dayanamayıp ölmesi ile son bulur.Eseri gönül rahatlığı ile herkese tavsiye edebilirim.